venerdì 16 maggio 2014

Il Minatore Turco che ha Commosso il Mondo

"Voglio togliermi gli stivali per non sporcare la barella", così ha esclamato uno dei minatori salvati, sotto choc, dopo aver trascorso diverse ore intrappolato all'interno della miniera di Soma.
Completamente coperto di nero, per via del carbone e mentre l'infermiera lo aiutava per accomodarlo sulla barella, l'uomo, in evidente stato di choc e senza potersi muovere, ha esclamato: "Çizmezleri çıkarayım sedye kirlenmesin" (letteralmente: " Mi permetta di togliere gli stivali per non sporcare la barella").... No no, non li tolga, è uguale, non succede nulla, ha risposto immediatamente l'infermiera mentre aiutava il minatore a stendersi sulla barella. 

  

La scena è stata diffusa da un canale televisivo turco ed è immediatamente  rimbalzata nella rete, offrendo una testimonianza commovente che evidenzia al meglio il carattere dei turchi.

Colgo l'occasione per esprimere a tutte le lettrici e i lettori di Türkitalialand, che seguono il Blog dalla Turchia, tutta la mia vicinanza emotiva di fronte ad una tragedia così assurdamente immane.
Con profondo affetto
Gabriele

  Leggi anche:

giovedì 8 maggio 2014

Come imparare il Turco? Seguimi……@Negozio


Siamo appena arrivati ad Istanbul e dobbiamo fare shopping per una Festa di Compleanno. Prima di entrare nel negozio…cerchiamo di capire cosa si dicono i nostri amici…..         
Le immagini, a fianco ai brani, non sempre sono attinenti col contenuto del testo. Se sì, quali?
                                                                     

BRIONI - ISTANBUL STORE
BRIONI - ISTANBUL STORE
- Nereye gidiyorsunuz?
        - Sinemaya gidiyorum. Ya siz nereye?
        - Ben alışverışe gidiyorum.
        - Ne satın almak istiyorsunuz?
        - Hediye satın almak istiyorum.
      - Doğum günü hediyesi mi?
       - Evet, doğum günü hediyesi.
      - Ne gibi bir şey almak istiyorsunuz?
      - Hem güzel, hem de ucuz bir şey.
    - Nasıl bir şey?                                                                                                                                  - Bir çay takımı veya piknik takımı. 
    - Ama, dostum, bunlar pahalıdır.
    - Ben pazarlık ediyorum; o zaman ucuz  alıyorum.
    - Çok iyi, başarılar. 
    -Teşekkür ederim, allahaısmarladık.
    - Güle güle.

Finalmente i nostri amici entrano nel nostro negozio virtuale….   
                                              
                     
- Buyurun efendim, ne istiyorsunuz?
- Bir dostum için hediye satın almak istiyorum.
- Ne gibi bir şey: gümüş
- Hayır. Başka ne var?
- Gümüş tabaklarımız çok güzeldir.
- Ne gümüş tabak alcağım, ne de vazo.
- Bir çay takımı var mı? Bunun gibi.
- Şu pembe desenli takım nasıl?
- Güzel! Fiyatı nedir?
- Bin yüz doksan beş lira.


                                                         

- Biraz pahalı değil mi?Son fiyatı nedir?
- Sizin için yüzde on iskonto yapacağım.
 Son fiyatı bin yüz yetmiş altı liradır.
- Çok pahalı. Daha ucuz bir şey yok mu?
- Var ama; bu takım İngiliz malıdır.
- Pahalı mal satıyorsunuz; dükkânınıza hiç
 kimse gelmiyor.
- Size bin yüz yetmiş beş liraya vereceğim. Alıyor musunuz?
- Peki, alıyorum.
- Buyurunuz , paketiniz hazır.
- Siz de parayı alınız.
- Teşekkür ederim.
- Bir şey değil. İyi günler!
- Güle güle, yine buyurunuz!



Ps.  Infine, come sempre, vi invito a commentare, suggerire ovvero a segnalare eventuali link non funzionanti /errori di testo. Grazie.
Qualora il testo fosse risultato di non facile comprensione, non preoccupatevi, nel prossimo articolo ogni dubbio sarà svanito! 
        Güle güle

CONDIVISIONE